Ümit Bulut Efendi Makaleleri

MELÂMÎ ÖZGÜR OLMALI

Kayıtlardan kurtulmanın tek yolu:                    

Özgür bir rehber bulmak!

Melâmî özgür olmalı! Özgür olmadan Allah yüzünü göstermez. Peki nasıl özgür olacağız? Özgür olmak ne demek? Düşmanın elinde ya da hapisteyiz de oradan kaçıp kurtulacak mıyız? Elbette o manada bir özgürlük değil! “Melâmî özgür olmalı!”, “Özgür olmadan Melâmî olunmaz!” sözlerindeki özgürlüğün anlamı; tüm kayıtlardan kurtulmaktır.

Allah ile Allah olabilmek; özgür olabilmek için tüm kayıtlardan, hatta özgürlükten anladığımız tüm kayıtlardan da kurtulmak gerekir. Ev kaydından, iş kaydından, çocuk kaydından, gelecek kaydından, ar kaydından, namus kaydından… Say say bitmeyen tüm kayıtlardan! Bütün bunlarda kayıtlıyız. İnsanlar, bir apartman dairesi, bir araba, emekli maaşı ve biraz da birikmiş para için neredeyse tüm hayatını veriyor. Tüm bunlar için uğraşan ve hayatını vermiş birisinin, o kayıtlardan kurtulabilmesi kolay bir şey mi? İşte, özgürlük dediğimiz bu: Tüm bu kayıtlardan, sizi siz yapan tüm kayıtlardan kurtulmak!

Bu kayıtlardan kurtulmanın tek yolu var: Özgür bir rehber bulmak! Eğer rehber özgür değilse size özgürlüğü sadece tarif edebilir. Özgür olmayan bir rehberin; kendisine tabi olanlara, onunla birlikte yola çıkmış olanlara özgürlüğü tattırabilmesi söz konusu değil! Böyle bir şey mümkün değil! Bu yüzden rehberin muhakkak özgür olması gerekiyor! Eğer o rehber, bir kolunu hanımına, bir bacağını çocuklarına, vücudunun bir kısmını işine kaptırmışsa ve oralardan daha tam kurtulamamışsa belgeli (hüccetli) bile olsa, özgürlüğü sadece tarif edebilir. Hatta o kadar güzel tarif eder ki belki de siz onun yapamadığını yapabilirsiniz, ama özgürlüğü, özgürlüğün tadını tattıramaz! Ancak bu kayıtlardan tam olarak kurtulmuş bir rehber, talep edenlere özgürlüğü tattırabilir. O tadı alan da bir şekilde tüm kayıtlardan kurtulmasa bile kurtulması gerektiğinin bilincine ulaşır ve onun için uğraşmaya başlar ki o dahi velilik mertebesine ulaşmıştır! Sadece tüm kayıtlardan kurtulmuş olan değil, bu kayıtlardan kurtulması gerektiği bilincine ulaşıp, bundan sonraki hayatını bu yönde idame ettirmeye çalışan da velidir.

Kesinlikle ve kesinlikle özgür olmayan bir rehber asla ve asla hiç kimseye özgürlüğü tattıramaz, yaşatamaz! Mesela gittiniz bir seyahat acentesine Karadeniz turu aldınız ve Sümela Manastırı ziyaretinin nasıl olacağını sordunuz. Daha önce o manastıra gidip gelmemiş bir rehber varsa size manastırı, nasıl gidileceğini, neler görüleceğini anlatabilir. “Otobüsle Sümela’ya kadar gideceksiniz, belli bir noktadan sonra dolmuşa bineceksiniz, yine belli bir yerden sonra patika bir yolda yürüyeceksiniz…” diye her şeyi çok güzel anlatabilir. Hatta öyle güzel anlatır ki oraya bir an önce gitmek istersiniz. Ama Sümela Manastırı’na gidip gelmiş bir rehber varsa diğeri gibi anlatmaz. Şöyle bir bakar size ve: “Ayakkabınız uygun değil, topuklu! Ayakkabının topuğunu kırarsınız ya da ayağınızı kırabilirsiniz, patikada yürümeye uygun bir yürüyüş ayakkabısı alın yanınıza…” der. Neden manastırı tarif etmek yerine oraya nasıl gidileceğini anlatır? Çünkü o yolda yürümüş, nasıl giyinilmesi gerektiğini, nelere dikkat etmek gerektiğini biliyor. İlim olarak anlatan birinin, ayakkabı ile ilgili uyarı yapmak aklına gelmez. Uygun kıyafet aklına gelmez, şemsiye aklına gelmez. Çünkü o yolu yürümeden nereden bilsin bunları! Gruptaki birisi yürüyüşe uygun olmayan ayakkabısını değiştirmek istemiyorsa onu ancak otobüsle gidilebilecek noktaya kadar gruba dahil eder. Sonrasında onu bekletir otobüste, o yolcu Sümela manastırına gidemez, oraya ulaşamaz. Ama Sümela Manastırına gidip gelmiş bir rehber varsa o yolcunun o patikada yürüyebilmesi için gerekli tüm hazırlıkları önceden yapmasını sağlar. O rehber, havanın durumunu da yolun durumunu da orada neyle karşılaşacağını da bilir; yolda yürürken nerelere basacağını da bilir, onu anlatmaya çalışır elinden geldiği kadar. İşte yolu deneyimlemiş bir rehberle yola çıkarsanız ancak o gezinin gerçek tadına varabilirsiniz.

Çok ciddi bir konudan; özgür olmak ve bu yolculuğa özgür bir rehberle çıkmaktan; böylelikle tüm kayıtlardan kurtulup Allah’ın yüzünü seyretmekten bahsediyoruz. O, apaçık ortada, ama onu görebilmek için kayıtlardan kurtulabilmemiz de öyle kolay bir şey değil! Allah yüzünü herkese göstermez! Tüm kayıtlardan kurtulup, Allah’ın yüzünü göremeyen, Allah’ın cemaliyle celaline kafa tutar; Allah’ın cemalini, celalini put edinir.

İşte bu yüzden muhakkak o rehberin özgür olması; kayıt dışı olması gerekir. Bir insan ne zaman kayıt dışı olur? Özgür bir rehberle yolculuk yaparak, Zat makamını gerçekten zevk ettiği zaman Levh-i Mahfuz’dan silinir; Ümm-ül Kitab’a yazılır. Ümm-ül Kitab’a yazıldıktan sonra da rehberi, yani mürşidi der ki: “Ben, sen oldum!” İşte o zaman o kişi, “kayıt dışı” olur!

Tüm bu rehberler, bu yolu geçmiş ve böyle insan-ı kâmil olmuşlardır. Ben de nasıl  Levh-i Mahfuz’dan silinip rehberim Davud Yılmaz (k.s.) Hazretleri’nin Ümm-ül Kitabı’na yazıldıysam ve sonra o da bana: “Tamam oğlum sen o’sun, artık ben senim!” diyerek belgeyi (hüccet) imzalayıp bıraktığı gibi bu seyir hep aynı şekilde olmuştur. Bundan sonra da aynı şekilde olacak. Benim rehberim özgürdü, bana özgürlüğü tattırabildi. Özgürdü o! Öylesine özgürdü ki benim mürşidim; o özgürlüğü hem tattırdı hem yaşattı. Dolayısıyla, özgür olmayan Melâmî olamaz!

Melâmî özgür olmalıdır!” derken “Melâmî, kafasına göre takılır, özgürdür.” anlamında da söylemiyoruz. Bu, özgürlük değil; başkasını rahatsız etmek demek! Özgür olmak; “Allah’tan başka hiçbir şey olmadığı bilincine ulaşmak” demektir. Diğer bir anlatımla kendinde Allah’tan başka hiçbir kayıt kalmaması demektir. Zaten kayıt kalmadığında ortaya Allah çıkar.