Allah’a âşık olan, ona kul olur. Tıpkı bir genç kıza ya da delikanlıya âşık olmak gibi. Ne annesini ne babasını dinler âşık olan; adeta kul köle olur âşık olduğuna. Kul ve köle, Kur’ân’da aynı kelime ile geçer. Allah’a kul olmak, öyle kolay bir şey değildir. Kul olmak için; önce kün olmak gerekir. O aşk, gerekeni yapar; aklı, yani cüzî olanı yok eder. Çünkü o akıl gitmezse baktığınızı baktığınız anda Hakk göremezsiniz; Allah’tan başka bir şey olmadığı bilincine ulaşamazsınız!
Üç türlü aşktan bahsedilir: Cüzî aşk, ruhanî aşk, ilâhi aşk. Biz, ilahî aşktan bahsediyoruz. Cüzî aşk, akl-ı maaştan doğar; ruhani aşk, aklı miattan doğar. İlahî aşkı ise insan-ı kâmilden doğar. İnsan-ı kâmil, bir isimdir. Ayette[1] Allah; “Ya Muhammed, sana biat eden bana biat etmiştir. Elinin üstünde benim elim vardır.” diyor. İşte o ilâhi aşk, ayette işaret edilen insan-ı kâmille bütün zerrelerinize işlenecek ki o aşkın haricinde sizde kıl kadar başka bir şey kalmayacak. Ancak böylelikle, “Kûllû men aleyhâ fân. Ve yebkâ vechu rabbike zûl celâli vel ikrâm.” ayeti[2] sizden zuhur eder. Diğer bir deyişle “Allah’tan başka hiçbir şey olmadığı bilincine” (Fenafillaha) ulaşırsınız; Allah ile Allah olursunuz. “Allah ile Allah olmak”; “Allah’tan başka hiçbir şey olmadığı bilincine” ulaşabilmek demektir; yoksa ne Allah, Allahlığını bırakır ne peygamber, peygamberliğini. Allah ile Allah olmak; o bilinç olabilmek; o görüş olabilmek; o kemâlâta ulaşabilmek; Allah’ın ahlâkıyla ahlâklanıp, sıfatlarıyla sıfatlanmak demektir.
O ilâhi aşk tüm zerrelerinizi tamamen kapsamadan “mûtû kable ente mûtû” hadis-i şerifi ya da yukarıdaki ayetin[3] zuhur etmesi; yani Allah’tan başka hiçbir şey olmadığı bilincine ulaşabilmeniz söz konusu değildir. Bu ilâhi aşk, biat etmekle değil; insan-ı kâmile iman etmekle olur! Hz. Ali’nin “Ben görmediğim rabbe inanmam!” dediği gibi kim ki iman etti, aşk onda!
Bizim dinimiz, imanımız; her şeyimiz aşk! O ilâhi aşk tecelli etmeye başladığı zaman nefsten ruha doğru dönüşüm başlar. Nefs ve ruh ayrı değildir; ikisi birdir: dünyaya döndüğünde nefs, Allah’a döndüğünde ruh. Pir’in bir ilâhisinde; “Bir kâmil bana Ef’âlini sundu; Lâ Fâile İllâllah şiarım oldu; döndü her tarafım Allah’a döndü…” dizelerinde dediği gibi dönüşüm başlar o ilâhi aşkla.
Bu dünyada her şey olursunuz; öğretmen, astronot, artist, tiyatrocu… Ama insan olamazsınız. Hatta, melek de olursunuz, ama insan olmak başka bir şey. Her şey olabilirsiniz, ama insan olabilmek için muhakkak ve muhakkak hüccetli bir Melâmî insan-ı kâmili bulup ona biat edip, iman etmeniz gerekiyor! Başka hiçbir kurtuluş yok! Yoksa en son hangi hayvan ahlâkı üzerine ölürseniz o şekilde dirileceksiniz. Kutsî hadis’de söylediği gibi: “Nasıl yaşarsanız, öyle öleceksiniz; nasıl ölürseniz, öyle dirileceksiniz!” Tüm peygamberler ve tüm Allah’ın velileri sadece ve sadece bunu insanlara bildirmek için gelmişlerdir.
[1] Fetih 10
[2] Rahman 26-27
[3] Rahman 26-27

Copyright © 2025 | All Rights Reserved.